/0/96358/coverbig.jpg?v=4c3681c1fdd58fbcbc3ed6bfe20c7f00)
Kemik iliği nakli hayatını kurtarmıştı ve biz nişan
evgilisi. Arda, "hücresel hafıza" diye bir şeye tutturup donörün hücrelerinin onu
m bornozumla uyumasına göz yumdu. Karşı çıktığımda ise bana kıskanç ve zalim dedi. Bana bir zamanlar d
yonumdu. Dilan onu gördü ve istediğine karar verdi. Ölen sevgilisini
gibi sertleşti. "Çocukluk yapm
e yürüyüp zinciri boynumdan kop
. "Bu bir ceza, Ela," dedi sakince. "Belki
ırırken, sevdiğim adamın gerçekten öldüğünü anla
esim kararlıydı.
lü
imiz bu ge
u, özel bir hastane odasında iyileşiyordu. Kemik iliği nakli onu lösemiden ku
an içer
misiniz?" diye sor
i iri ve meraklıydı. Hâlâ yorgun ola
Gökhan Yalçın... donör...
gizliydi. Onun adını bilmemiz, hele ki
z sağ olsun. Ve minnettarım. A
. Onun bir parçası sizin içinizde. Dü
ıntılıydı. İçime b
öne atıldım. "Nezaketinizi anlıyoru
lobisinde, gitmeyi reddederken bulduk. Ağlayarak bir sahne yarattı, dinleyen herkese
. "Çıkarın şunu buradan," dedi
çük, keskin bir cisim çıkardı ve bileğine ince, kırmızı bir çizik
hiçbir sebebim kal
rini durdurdu. İyileşme sürecinden dolayı hâlâ tutuk olan
şaşırtıcı derecede
hakkındaki bitmek bilmeyen hikâyelerini dinlemeye başladı. Hastane b
"Sadece yas tutuyor, Ela," d
ri uzaklardaydı. "Nişan
hayır. Herk
an kutlama yapan insanla
kan, ölü bir adamın trajik, güzel eski sevgilisi için ikinci plana atılıyordu. Gittiğim galerilerde ve artık tek başıma katılm
f," diye açıklamaya çalıştı. "Ona karşı bir bağ hissediyorum. Bir suçluluk. Sa
tutuldu. Zalimliğini haklı çıkarmak i
ı, çaresiz bir şekilde kavrıyordu. "Sadec
. Yüzündeki yorgunluğu gördüm ve kalbim sızladı. Her kemoterapi sean
alladım, boğazımda
erinin gururla parlamasını. Elimi tutar ve tanıdığı en yetenekl
ir katını tamamen kapatmış, bizi Monet'in nilüferleriyle çevrelemişti. Tek dizinin üzerine çökmüş, bana bir
deydi? Tüm o sözl
da sanki sahibiymiş gibi dolaşıyor, eşya
fını aldı. "Böyle bir fotoğrafta ne kadar da güzel görünürd
adece başını salladı
açıklıyormuş gibi. "Eşyalara bu kadar sahip çıkma, Ela. O
sele, onun izniyle benim alanı
k şey olan basit, antika bir parçaydı. Her gün takardım. Dilan o
ir tane vermişti," diye fısılda
çladım. "Bunu duyduğuma
ek. "Benim için çok şey ifade eder. S
"Hayır. Bu pazarlık k
du. "Çok zalimsin," diye boğuk bir sesle konuştu, gözyaşları sel gibi akı
ü, gözleri soğuk çelik gibiydi. "E
olamazsın.
erdi. "Yeterince acı çekti. Sakın
duğunu görmesini sağlamaya çalıştım. "Y
kesti.
ökezledi, kolunu tutuyordu. "Bil
üm; solgun, iyileşmiş bir çizgiydi. Ama
n! İyi misin? Bakayım." Kolunu sanki paha biçilmez bir
şekilde bana döndü. "Bunu
uzandı ve madalyonu boynumdan çekt
kin bir acı yayıldı, ama kalbi
za, Ela," dedi, sesi korkutucu bir şekilde sakindi. "Belki şim
-annemin madalyonunu- nazikçe onun boynuna taktı. "İşte," diye mır
n ona yapışıyordu. Annemin bana son hediyesi
bile bakmadı, kolu koruyucu b
ir keresinde zincir koptuktan sonra bana geri verdiğini hatırladım, parmakları o kadar nazik, gözl
ki acı yavaşça geçti, ama göğsümdeki acı büyüdü, tüm vü
adam değildi
da gi
bamı aradım. Sesi, odanın soğu
yabancı ve kırık geliyord
ye fısıldadı. "O aşağılık herif seni
dayanamamıştı. Onunla gelmem için yalvarmıştı ama ben gençtim, aşıktım ve Ar
r da ya
ım telefona. "Ay sonuna
tatlım. Sad
ve kararlı bir hareketl

GOOGLE PLAY