/0/96888/coverbig.jpg?v=799c52fe9ea21a90440b152e9ab17851)
iğim tek adamı mahvettim. Bugün, geriye kalan te
leğim, bu zamanı kızım Cansu ile geçirmekti. Ama ölen kocamın kız ka
avukatı içeri gird
kayıtsızlıkla öylece durdu. Kızımı elimden almakl
Yoksa mahkemede görüşürüz ve elindeki
bilmiyordu. Sadece benden nefret ettiğini biliyordu ve şimdi,
ız yalanlarla kendimden uzaklaştırmıştım. Ama benim fedakarlığım onu bir cana
geçtim ve onu çok uzaklara gönderdim. O, bir üst katta yeni doğa
. Onun o mükemmel dünyasını
lü
delen'in
iğim tek adamı mahvettim. Bugün, geriye kalan te
nın karşısında, anlaşmalı evlilik yaptığım rahmetli kocamın kız kardeşi Gülten Sancak, kuru gözlerini b
ım bir yoldaştı. Lösemi, demişti doktorlar. İzlemeye gücümün yetmediği, işleyen bir saat. Tek istediğim,
u arabuluculuğu kabul etmiştim. Sessiz bir anlaşmanın Gült
dı ve dünyam ek
an
ırstan yontulmuş bir yabancıydı. Takım elbisesi kusursuzdu, çenesi taş gibi sertti ve bir zamanlar içinde kaybolduğum o derin, ruh dolu göz
rça etti. "İşte orada. Kara dul. Şuna bak Baran.
ımı masanın ahşap
esi yükseliyordu. "Kardeşim onun gibi bir kadını, beş parasız kal
u kadın boğazını temizledi. "Gülten Hanım,
lenmişti. "Tazminat istiyorum. Kardeşimin mane
lten," dedim, sesi
yanağımda patladı, darbenin şiddetiyle başım yana savruldu. Acı keskindi,
en yüzü kayıtsız bir maskeydi. Tanıdığım Baran, benim için kendini bir ot
ce darbeyi sineye çektim, geri
. Sakin, ölçülü, bir mahkeme salonuna hükmeden bir avukatın sesiydi bu;
la ıslandığını, ona gitmemem için yalvardığını hatırladım. Bu t
bir dosya koydu. Uzun, zarif parma
bir bar peçetesine 'Elif Dağdelen'i sonsuza dek seveceğim' yazıp masanın üzerinden bana
yandı. Aklıma gelebilecek en acımasız sözleri sarf ederken yüzündeki o kırılmış, şaşkın ifade. "Sen bir sadaka v
lasının saldığı tefecilerden ve suçlulardan korumak için uydurulmuş yalanlar
ri dönmüş ama hala öfkeyle titriyordu. "Bize borçlusun. Eğe
e koruyucu bir kükreme yüks
iddetle titriyordu. Kemoterapi, kont
du. "Bu bir iş anlaşmasıydı. Onun bir bakıcıya ihtiyacı vard
ciyakladı Gülten.
ını bana çevirdi. "Elif Dağdelen. Büyük Elif Dağdelen. Bir arabul
Nereye vuracağını
Müvekkilim beş yüz bin dolar karşılığında anlaşmaya razı. Kızını elinde tutmak içi
son geceki yüzünü tekrar düşündüm, omuzlarının nasıl çöktüğünü, kırılmış siluetinin hafızama
ım, bu itiraf geriye kalan azıcık gururum
kesti, sesi buz gibiydi. "Bu hukuki bir mesele, a
vurdu. "İmzala. Yoksa mahkemede görüşürüz ve
ldü. Öfkeyle sildim. Hayır. Ona bu zevki tattırm
ğerliydi ve bunu, geçmişimi ve şimdi de geleceğimi elinde tutan adama ka
enin söndüğünü gördü
lçak, tüyler ürpertici bir fısıltıydı,
e belirdi. "Biliyorum. Ben za
ı fotoğrafıydı; o ve güzel, narin görünümlü bir kadın, başını onun omzuna yaslamıştı. Aslı Karcı. Ailesi, benim ailemin mahv
ailesi vardı.
ır tutunduğum tüm o gizli, aptal umutlar
ki çanta kaydı, içindekiler yere saçıldı. Rujlar, bozuk paralar ve bir düzine kehribar rengi reç
Bakışları yüzümden yere, sonra tekrar yukarı kaydı
ilde sessizdi. "O kız, Cansu. Kaç yaşında?" Ceva

GOOGLE PLAY