ahan'ın
perdesi. Selin'in hıçkırıkları rüzgarda taşınıyordu, Hakan'ın
Bir adım daha yaklaştı, gözleri sokakta, sevgili olmadan çok önce rak
tuttuğum küçük, keskin bıçağın kabzasında sıkılaştı. "Hamile metresini oğl
tan şah damarının tam üzerine bastırıyordu. Kıpırdamadı bile. Hareket
ir kızıl küre. Boynundan aşağı, solgun boğazının tuvaline karşı kes
arım kulağına yakındı. "Kaybettiğimiz kardeşlerimizi hatırlıyor musun? Döktüğümüz kanı? O
mişti ve derinliklerinde, eskiden tanıdığım adamın bir pı
uşaktı. Bu hesaplanmış bir hamleydi, tanıdığı kadına, hala
iye fısıldadım, bıçağı bir m
le değil, yorgun bir otoriteyle. "
pusunun kalıcı bir hatırlatıcısı. Saldırıdan sonra Hakan'ı hatırladım, yaşama isteğimi kaybettiğimde beni kaşık kaşık yemeye zorlamıştı. Günlerce
söyl
nuna şangırdayarak düştü. Gücüm tükenmişti. Çok yorulmuş
kati kızın üzerindeydi. "Sorun yok, Selin," di
na baktılar. Sadece başımı salladım, onlara hafif bir izin işareti verd
rik bir şekilde ağlayarak Hakan'ın kollarına atıldı. Haka
ğimizi öldürmeye çalıştı, Hakan!" diye ciyakladı, titreyen bir parmakla be
dü, ifadesi saf, katık
leşti. Saçlarını yüzünden geriye doğru düzeltti. "Sus şimdi," dedi, se
onun bu kayıtsız zalimliği karşısında şaşkına dönmüş
bir kızdı, oysa gerçekte Hakan'ın tahtasındaki başka bir taştan ibaretti. Bir çocuğun onun tacı, güvencesi
özleri geriye kaydı ve Hakan'
tı, bakışları okunaksızdı. Yanımdan tek kelime etmeden geçti, sandığın üzerindeki boşanma evrakları rüzgarda unutulmu
değil, buna gücü yetmediği için. Tahttan i
ir mesaj. Bir fotoğraftı. Oğlumuz için yaptırdığım, göl evindeki bir anı kutusunda sakladığım o k
verdi. Geçmişi bırakma zamanının gel
GOOGLE PLAY