Uygulamayı Edinin popüler
Ana Sayfa / Çağdaş / Onun İhaneti, Mafya İntikamım
Onun İhaneti, Mafya İntikamım

Onun İhaneti, Mafya İntikamım

5.0
11 Bölümler
225 Görüntüle
Şimdi Oku

Kocamı, ölen kardeşinin hamile metresinin ayaklarına masaj yaparken gördüğüm o an, evliliğimin tabutuna son çivinin çakıldığını biliyordum. Sözde “ailevi bir görev” kisvesi altında o kadını evimize taşımış, yeminlerimizi hiçe sayarak onun rahatını benimkinin önüne koyuşunu izlemeye beni mecbur bırakmıştı. Son ihanet ise, annemin paha biçilmez kolyesini çalıp kasten kırmasıyla geldi. Bu saygısızlığı için ona tokat attığımda, kocam onu savunmak için benim yüzüme bir tokat patlattı. Başka bir Ağa'nın kızına el kaldırarak kutsal bir onur kuralını çiğnemişti. Bu bir savaş ilanıydı. Gözlerinin içine baktım ve annemin mezarı üzerine yemin ettim ki, tüm ailesinden kanlı bir intikam alacaktım. Sonra babama tek bir telefon açtım ve kocamın imparatorluğunun yıkılışı başladı.

İçerikler

Bölüm 1

Kocamı, ölen kardeşinin hamile metresinin ayaklarına masaj yaparken gördüğüm o an, evliliğimin tabutuna son çivinin çakıldığını biliyordum.

Sözde “ailevi bir görev” kisvesi altında o kadını evimize taşımış, yeminlerimizi hiçe sayarak onun rahatını benimkinin önüne koyuşunu izlemeye beni mecbur bırakmıştı.

Son ihanet ise, annemin paha biçilmez kolyesini çalıp kasten kırmasıyla geldi.

Bu saygısızlığı için ona tokat attığımda, kocam onu savunmak için benim yüzüme bir tokat patlattı.

Başka bir Ağa'nın kızına el kaldırarak kutsal bir onur kuralını çiğnemişti. Bu bir savaş ilanıydı.

Gözlerinin içine baktım ve annemin mezarı üzerine yemin ettim ki, tüm ailesinden kanlı bir intikam alacaktım.

Sonra babama tek bir telefon açtım ve kocamın imparatorluğunun yıkılışı başladı.

Bölüm 1

Alara’nın Ağzından:

Kocamı, ölen kardeşinin hamile metresinin ayaklarına masaj yaparken gördüğüm o an, evliliğimin bittiğini ve onun hayatının da bitmek üzere olduğunu anlamıştım.

Sancak’ın sağ kolu ve kardeşten öte gördüğü Mert’in toprağa verilişinin üzerinden bir ay geçmişti. Karamanoğlu malikanesinin üzerine ağır, sessiz bir keder çökmüş, her koridorda bir hayalet gibi dolaşır olmuştu. Sancak bu kederi ikinci bir deri gibi giyiyordu; zaten buz gibi olan duruşunun üzerine bir kat daha buz eklenmişti. O, gücü tüm İstanbul’a yayılan, korku ve acımasızlığıyla nam salmış Karamanoğlu ailesinin Reisi’ydi. Yas onu yumuşatmamış, aksine daha da katı, daha da ulaşılmaz yapmıştı.

Sonra Selin Vural geldi.

Kapımızda küçük bir valiz ve şişmeye başlamış karnıyla beliriverdi. Bebeğin Mert’ten olduğunu iddia ediyordu. Bu dünyada ondan kalan son parçaymış.

Sancak bunu sorgulamadı bile. Sadece bizimle yaşayacağını duyurdu.

“Bu bir aile sorumluluğu,” demişti, sesi dümdüzdü, kara gözleri hiçbir şey ele vermiyordu. Geniş, ruhsuz salonumuzda duruyordu, kalesindeki bir kral gibi fermanlar veriyordu.

Babam, Mirza Ağa Çakırbeyli de oradaydı. Tek kaşını sorgularcasına kaldırmıştı; Sancak’ın ya fark etmediği ya da görmezden geldiği belli belirsiz bir onaylamama ifadesiydi bu. Benim itirazım ise boğazımda düğümlenip kalmıştı.

“Onun korunmaya ihtiyacı var, Alara. O bir Karamanoğlu taşıyor.”

Nihayet sesimi bulduğumda, cılız çıkmıştı. “Korunmak başka bir şey, Sancak. Onun burada, bizim evimizde yaşaması…”

Sözümü kesti. “Bu ailenin bütünlüğü için. Tartışma bitmiştir.”

İşte o an, onun karısı, Reis’in karısı olma statüm bir anda küçüldü. Ben artık bir demirbaştım, mimarinin bir parçasıydım ama bir ortak değildim.

Selin’in istilası ilk başta sinsiceydi. Sessiz manipülasyonun bir şaheseriydi. İpek sabahlıklar içinde bir hayaletti, her zaman yanlış zamanda doğru yerde olmayı başarıyordu.

Taşındıktan birkaç gün sonra, ilkini gördüm. Sancak ana banyodan çıkmıştı, beline alçaktan bir havlu sarmıştı, siyah saçlarından mermer zemine sular damlıyordu. Selin tam orada duruyordu, elinde temiz, yumuşacık bir havlu uzatıyordu.

“Belki lazım olur diye düşündüm,” diye mırıldanmıştı, gözleri yere bakıyordu.

İçime bir kurt düştü. Bu samimi, ev içi bir jestti. Bir karının jestiydi.

Sonra kabuslar başladı.

Geceleri geç saatlerde yatak odamızın kapısını çalıyor, titrek bir sesle konuşuyordu. “Sizi rahatsız ettiğim için çok özür dilerim, Alara, Sancak. Ben sadece… Mert’le ilgili bir rüya gördüm.”

Sancak tek kelime etmeden kalkar, kaslı vücudu karanlıkta hareket eden sağlam bir duvar gibi ona giderdi. Saatlerce ortadan kaybolur, beni soğuk, kral yatağımızda yalnız bırakırdı.

İstanbul’un en güçlü adamıyla dört yıllık evliliğim boyunca özenle inşa ettiğim uslu kız maskem çatlamaya başlamıştı. Sanatımı, arkadaşlarımı, kırmızılar ve altınlarla dolu canlı gardırobumu, hepsi mükemmel, hanımefendi bir mafya karısı olmak için feda etmiştim. Onun için kendimi silmiştim.

Bu maskenin son parçası bu gece paramparça oldu.

Mutfaktan alçak sesler geldiğini duydum. Sessizce yürüdüm, çıplak ayaklarım taş zeminde buz gibiydi. Gözlerime çarpan manzara kalbimi durdurdu.

Selin bir sandalyede oturuyordu, ayağını Sancak’ın dizine uzatmıştı. Sancak, onun ayak tabanını ovuyordu; o büyük, güçlü elleri yıllardır hissetmediğim bir şefkatle hareket ediyordu. Selin’in başı arkaya yatıktı, dudaklarından yumuşak, memnun bir iç çekiş kaçtı.

Bu, ihanetin zirvesiydi. Seks değil. Gizli bir kaçamak değil. Buydu. Kendi evimde, herkesin gözü önünde sergilenen bu şefkatli hizmet eylemi. Bu, benim yerimi aldığının ilanıydı.

Utanç, elle tutulur bir şeye dönüşmüştü; sıcak ve boğucu. Bu bana yapılmış bir onursuzluktu ve dolayısıyla aileme, Çakırbeyli soyadına yapılmış derin bir hakaretti.

Sessiz hareketlerle geri çekildim ve aile ofisine gittim. Acil durumlar için sakladığım kriptolu telefonu çıkardım. Babamın özel numarasını çevirirken parmaklarım titriyordu.

İlk çalışta açtı. “Alara?”

Boğazımdaki yumru yüzünden konuşamadım. Sadece küçük, kırık bir ses çıkardım.

“Sana ne yaptı?” Mirza Ağa Çakırbeyli’nin sesi aniden sessizleşmiş, ölümcül bir sakinliğe bürünmüştü. Biliyordu. Elbette biliyordu.

“Ailemize büyük bir utanç yaşattı, baba,” diye fısıldadım, kelimelerin tadı kül gibiydi. “Senin gücüne ihtiyacım var. Mutlak gücüne.”

Bir duraksama oldu. Onu kendi ofisinde, inindeki bir aslan gibi, intikam çarkları şimdiden dönmeye başlamış halde hayal edebiliyordum. “Çakırbeyli ailesi seninle, kızım. Her zaman. Sancak Karamanoğlu’nun o yasal maskesini başına yıkacağız. Her şeyin yanıp kül oluşunu izleyecek.”

Utancı söndüren buz gibi bir kararlılık içimi kapladı. Ben artık uslu bir kız değildim. Dikenleri nihayet ortaya çıkan bir güldüm.

Telefonu kapattım, yukarı çıktım ve misafir odasında uyudum.

Ertesi sabah mutfağa yürüdüm. Selin oradaydı, Sancak’ın beyaz gömleklerinden birini giyiyordu, kumaş omuzlarından gevşekçe dökülüyordu. Bu başka bir sahiplenmeydi, hayatımdan çalmaya çalıştığı bir başka parçaydı.

Doğruca ona yürüdüm, gözlerimi onunkilere kilitledim.

“Çıkar onu,” dedim, sesim bir elmas kadar soğuk ve sertti. “Hemen.”

Okumaya Devam Et
img Uygulamada Daha Fazla Yorum Görüntüle
Son Sürüm: Bölüm 11   Bugün10:42
img
img
Bölüm 1
23/10/2025
Bölüm 2
23/10/2025
Bölüm 3
23/10/2025
Bölüm 4
23/10/2025
Bölüm 5
23/10/2025
Bölüm 6
23/10/2025
Bölüm 7
23/10/2025
Bölüm 8
23/10/2025
Bölüm 9
23/10/2025
Bölüm 10
23/10/2025
Bölüm 11
23/10/2025
MoboReader
Uygulamayı İndir
icon APP STORE
icon GOOGLE PLAY