/0/96520/coverbig.jpg?v=858a25342e8cd6fb01855ef1f8897a1b)
dim ama kocam Mert, tüm sevgi
vasa bir kristal avize üçümüzün üzerine doğru
iyede Mert se
m tersine parçalanan enkazın ortasına fırlattı. Kendi vücud
Sonunda ziyaretime geldiğinde yüzünde pişmanlıktan eser yoktu. Yatağımın başında durdu ve en bü
m acı o kadar deri
aldı. Cansız bedenimle Mert'in buz gibi suratı
rdı. "Ay Tanrıçası aşkına,
lü
un yerine hava ince ve soğuktu, her bir aroma bekleyişin sessizliğinde yutuluyordu. Basit keten elbisemin önünü onuncu kez düzelttim. Kumaş tenime değdiğinde yumuşak ama tanıdıktı, yüz
ndum, umutsuz, tanıdık bir dua gibi. *Bu ç
bir parçam daha iyisini biliyordu. Bu aptalca
letleri gibi hissettiren uzun, dans eden gölgeler oluşturdu. Zihnimin bir köşesinde kıvrılmış, genellikle rahatlatıcı bir varlık olan
z nöbetin bir ihlaliydi. Yeşil Vadi Sürüsü'nün Alfası, eşim Mert içeri adı
rgindi ve çenesi sert, affetmez bir çizgi halindeydi. Ama beni ilk vuran, ciğerlerimdeki havayı çalan fiziksel bir darbe gibi gelen
albim göğsümde sıkıştı. *Yine
daha cılız, kulaklarımdaki kükreyen hayal
ut dolu gülü taradı. Ne bir sıcaklık ne de bir özür vardı. Sadece derin, iliklere
e tekrar denedim, hüzünlü, soğuyan yem
dan geçirdi, bu saf bir bıkkınlık jestiydi. "Bu duygusallığı
ğım yemek, bütün gün boyunca değer verdiğim anılar, onun Alfa olarak hayatının büyük planında zamanına bir talep, bir sıkıntıdan başka bir şey değildi. İçimdeki kurt sızlandı
in tıkladığını duydum. Bir birayla geri döndü, bileğinin bir hareketiyle kapağını açtı. Uzun bir yudum aldı, boğa
vma, içi boş bir bahaneyle. Yalan olduğunu biliy
r son ver.* Ama yapamadım. Bu kabusu gerçeğe dönüştürecek kelimeleri duymaktan korkan bir korkaktım. Bu yüzden ora
i. Sürü evinin büyük salonu sohbet ve kahkahalarla çınlıyordu, hava şarap ve kızarmış et kokularıyla doluydu. Gümüş takımlar porselenlere sürtünüyor, sürekli, rahatsız edici bir
leri dayanamadığım bir sempatiyle dolu
sıp kavuruyor, kahkahası sinirlerimi bozan parlak, çınlayan bir sesti. Güzeldi, bunu inkar edemezdim; pürüzsüz
alevlenen, asla tam olarak iyileşmeyen bir yaraydı. Bu gece dayanılmazdı. Nefesim kesildi, elim o noktaya gitti, parmak eklemlerim acıya sertçe bastırdı. Sakin bi
sesim gergin bir fısıltıydı. "
bir sosyal hakareti dramatik bir şekilde anlatan, alt dudağı
ı yok," diye ilan etti Selin, sesi masanı
ğini gördüğüm bir endişeyle yumuşadı. Sesi alçak, yatıştırıcı bir mırıltıydı. "Onun
dı, açık ve acımasız bir önceliklendirmeydi. Ben ikinci plandaydım. Ben bir hiçtim. Sırtımdaki ağrı donuk bir ateşti ama kalbimdeki acı azgın bir cehennemdi
sessiz bir gıcırtıyla sandalyemi geri iterek, titreyen bacaklarımın üzerinde durdum. Büyük salondan başım di
kokuyordu. Burası Mert'in ihmal edilmiş eşinden daha fazlası olduğum yerdi. Burada kendimdim. Raflarda parıldayan tozlar ve nadir krista
ü politikalarına güvenirken, benim elementlere karşı bir yatkınlığım vardı
in üzerinde tuttum. Gözlerimi kapattım, Mert'in Selin'i teselli ettiği görüntüyü dışarıda bıraktım. İçimdeki soğuk, b
ir şey. Avuçlarımın üzerinde tek, mükemmel bir kar tanesi belirdi, nazikçe dönerek hiçliğe karışmadan önce. Bu
bletten geliyordu, güvenli, uzun mesafeli iletişim için kullanılan bir cihazdı. Na
, tarafsız bir organizasyon olan Gümüş Loncası'nın mührünü taşıyo
ı, atölyemin loş ışığınd
i Sürüsü'n
ki dolunayda yapılacak olan Göksel Meclis'e yarışmak üzere resmi olarak davetlisini
rı çeken bir sihir turnuvası. Bu bir efsaneydi, bir rüyaydı. Statünün, sür
avetten çok daha fazlasıydı. Bu bir kaçıştı. Bir şanstı. Boğucu acımadan ve
gülümseme dudaklarıma dokundu. Küçük, kırılgan bir şeyd
GOOGLE PLAY