tüm günü hast
rahatsızlığa sahipti. Şu an yirmi dört yaşındaydı
aramparça oldu. Babası hapse girdi ve bu şok annesini derin bir depresyona sürükledi. A
i'nin omuzlarına bin
landı; gece gündüz didindi, kırık döküğü bir arada tutmaya uğraştı. Kena
ğümünü çekiştirir gibi old
çalışıyor hem de Alperen'e orada göz kulak oluyor, güvenliğinden emin oluyordu. "Geç oluyo
taş gibi netti. "Geri dönme
dona
miydi?" diye sord
nıtladı Ezgi. "B
şananlardan sonra seni iten o değil. Ezgi, anlamalısın—bizim gibiler... Koç Ailesi'nin bizi
sine bakt
im söyledi?" diy
da söyleyemedi. "Seni hayal kırıklığına uğrattım. Seni koruyamadım. Ama düşün,
nıt vermedi; Ezgi ise g
pleri elinde oynatan tek kişi oydu. Muhtemelen önce İp
onu hiçbir zam
akınca içinde bir şey buz kesti. Acı o
, meğer hiçbir zama
pıp sıktı. Başını yavaşça sall
üp gitmeye hazırlanırken, İpek kolunu tuttu, sesi titriyordu. "Şimdi bir işin var, evet, ama baban ne olacak? Kenan olmadan, o
eğer Kenan yardım etmeyi gerçekten isteseydi,
kimsesi, başka bir can simidi yoktu. Ama nikâh kıyıldığında onun kendisine z
rmişken, bunların hiçbir
özyaşlarını sildi ve sessizce, "Ezgi, Koç Ailesi... Onlar kol
ğı başında dikildi; o
sadece sessizce d
te bir siluet gördü—
nliğiyle yaklaştı. "Boşanma anlaşm
. Bir kelime etmeden, yavaşça elin
..
diğinde, onu yeni bir
özenle seçmişti—tecrübeli, işbitiri
re tutmadı. Aynı gün
ışmak istemiyordu. Yine de sonraki günler keyfini kaçı
şirkete gölge düşerdi
e geldi. İçeri girer girmez b
eye çalıştı. "Kenan, sakin ol. Bu
ça baktı. "Bura
. "Ezgi ile tartıştığını duydum.
kısıldı. "Bunu sa
GOOGLE PLAY