/1/100527/coverbig.jpg?v=3c00687dd399df4eb4116dd6d9676a0e)
da değildi. Asıl işaret, nişanlımın gözlerindeki o bakıştı. Hayatımın eserini, haya
n yersiz bir tepki veriyormuşum g
lacele kazılmış bir kar çukurun
yeme sımsıkı sarınmış halde belirdi. Fırtınaya karşı son koruma
n, "Kes şu dramayı," dedi nişan
ını sandılar. Kazan
l durum sinyal vericisinden haberleri
lü
atı emmeye başlayan o keskin, iliklerime işleyen soğuk bile değildi. Asıl işaret, nişanlımın gözlerindeki o bakıştı. Bana öz
pan, onu demirlerinden söküp atmakla tehdit eden katı bir buz ve gürültü duvarıydı. İçerideki hava, dışarıdaki eks
emesi karşısında cılız bir fısıltı gibi kalmıştı.
ındaki beyindim. Rakamları biliyordum. Titremenin durduğu ve vücudun kendini kapa
i beceriksiz ve itaatsizdi. Prototip "akıllı battaniyemin" olması gereken yer bo
enleyen mikro filamentlerle dokunmuştu, bir insanı kutup koşullarında yetmiş ik
itmi
lan nişanlım Bora'ya bakarak. Genellikle açık ve kolay
nın kayışlarıyla uğraşıyordu, hareket
ra. Prototip. Ben
çluluk mu? öfke mi? Sonra hemen kendini
de etmedi. Sanki yabancı bir dil
i mantıksız olan benmişim gibi. "Ağlıyordu, Aslı. Gerçekte
azarlama stajyeri. Bütün gezi boyunca Bora'ya kirpiklerini kırpıştıran, b
soğuk' değil. Bu, 5.000 metrede dördüncü kategoriden bir kar fırtınası. Benim ekipmanım, akıllı battaniyenin aktif
beter canımı yaktı. Hoşuna gitmeyen gerçekleri söylediğimde hep bana dramatik derdi
musun? Vücudum kendini kapatıyor." Kendimi yukarı itmeye çalıştım ama bir baş dönmes
nmişti. "Bir ekip olarak hareket etmeliyiz. Hep ekipten bahsedersin am
var!" Sesim, nefret ettiğim bir ça
yse kendi kendine. "Derya hep senin bencil olduğunu söyle
lojistik şirketini yöneten materyalist ablası. Benden hiç hoşlanmamıştı, b
rıntıları, bunun korkunç bir yanlış anlaşılma olduğuna dair o aptalca umut, yok oldu. Bu anlık bir karar
ğzımda kül gibiydi. Kendi ölümlülüğüm karşısında acın
du telefonuna uzandım. Parmaklarım neredeyse işe yaramaz haldeydi ama kapağın
ileğime bir mengene gibi yapıştı.
ı gönderdi. Benden daha güçlüydü, daha iriydi
Donarak ölmeden önce," diye s
, panik dolu bir öfke gelmişti. "Sinyali çalıştırmak bütün görevi iptal eder! Bunun şirkete ne kadara mal
elimden z
ibi tutarak. "Parçalarım onu. Yemin ederim, Aslı, kariyeri
tüketiyordu. Uzuvlarım ağırlaşmış, benden kopmuş gibiyd
İçeri bir rüzgâr ve kar patlaması
entegre kontrol panelinden yumuşak, mavi bir ışık yanıp sönüyordu, donmuş
bir tatlılıktaydı. Omzunun üzerinden bana baktı ve yerde büzü
i gösterdi - benim gelişmiş ısı paketimi. Bu, benim tasarımlarımdan bir diğeri olan, o
ok daha ürpertici bir kötülükle parlıyordu. "Benim için çok endişele
dalgası geçirdi. Bu, yaklaşan soğuğa karşı kısa, işe yaramaz bir p
ı. Koruyucu bir kolunu omzuna doladı. "Sadece biraz abartıyor. Al
yırtık pırtık ekipman çantamı gördü. Standart yedek ısı paketle
küçümsemeyle doluydu. "Biraz hareket edince ken
farkındalık bir düşünce değildi, donmuş kemik
z?" diye kekeledim, kelim
gidiyoruz," dedi umursamazca. "Sen uzmansın. O kadar
e doluydu. "Yapabileceğimiz bir şey var mı
a, battaniyeye, hayatıma atıl
itti. Bir dürtme değil, şi
ir gümlemeyle çarptı. Gözlerimin arkasında yıld
formanstı. Teatral nefesini, sahte şokunu
e dikilirken yüzü öfkeyle kasılmıştı. "O bir stajye
dönüyordu. Öfke, ihanet, dondurucu soğuk; he
ki uzun bir tünelin sonundan geliyormuş gibi uzak ve boğu
üydü; sahte gözyaşları, bana gülümserken battaniyemin mavi
metalik bir yırtılma. Bu, bir buz kazmasının GORE-TEX'i d
e çığlık attı Cansu. "Ke
n önce duyduğum
-
GOOGLE PLAY