Uygulamayı Edinin popüler
Ana Sayfa / Çağdaş / Mirasçıdan Gözü Dönmüşe
Mirasçıdan Gözü Dönmüşe

Mirasçıdan Gözü Dönmüşe

5.0
18 Bölümler
1.5K Görüntüle
Şimdi Oku

Ben, bir teknoloji imparatorluğunun soğuk veliahtı Boran Atasoy'un nişanlısıydım. Nişanımız hanedanların birleşmesiydi, dergilerin kapağını süsleyen mükemmel bir yalandı. Ama kapalı kapılar ardında hayatımız, parayla ve toplum önünde aşağılamayla yürütülen tuhaf bir savaştı. Savaş, metresi Karmen'in arkadaşlarıyla evimize zorla girip beni dövdürmesiyle vahşileşti. Elim kırılana kadar üzerine bastılar. Şikâyetçi oldum ama Boran karakola geldiğinde, morarmış yüzüme bir an baktı ve yanımdan geçip hıçkırarak ağlayan Karmen'i teselli etmeye gitti. "Olay çıkarma Aslı," dedi sesi öfkeyle doluydu. Onları bir an bile düşünmeden serbest bıraktırdı. Son ihanet, Karmen'in beni bir göle itmesiyle geldi. Yüzme bilmiyordum. Boran suya atladı, yanımdan yüzerek geçti, onu kurtardı ve ben suların altına batarken arkasını dönüp beni ölüme terk etti. Beni bir yabancı çıkardı. O an nihayet anladım. Sorun onun sevememesi değildi; sadece beni sevememesiydi. Sevdiği kadın için herkesi yok ederdi. Sevmediğini ise ölüme bırakırdı. Aptalca aşkımın son közleri de küle döndü. Hastane yatağında uzanırken telefonumu çıkardım ve bana şimdiye kadar nezaket gösteren tek adamı aradım. "Cem," dedim, sesim kararlıydı. "Her şeyi yakıp yıkmaya hazırım."

İçerikler

Bölüm 1

Ben, bir teknoloji imparatorluğunun soğuk veliahtı Boran Atasoy'un nişanlısıydım. Nişanımız hanedanların birleşmesiydi, dergilerin kapağını süsleyen mükemmel bir yalandı. Ama kapalı kapılar ardında hayatımız, parayla ve toplum önünde aşağılamayla yürütülen tuhaf bir savaştı.

Savaş, metresi Karmen'in arkadaşlarıyla evimize zorla girip beni dövdürmesiyle vahşileşti. Elim kırılana kadar üzerine bastılar.

Şikâyetçi oldum ama Boran karakola geldiğinde, morarmış yüzüme bir an baktı ve yanımdan geçip hıçkırarak ağlayan Karmen'i teselli etmeye gitti.

"Olay çıkarma Aslı," dedi sesi öfkeyle doluydu. Onları bir an bile düşünmeden serbest bıraktırdı.

Son ihanet, Karmen'in beni bir göle itmesiyle geldi. Yüzme bilmiyordum. Boran suya atladı, yanımdan yüzerek geçti, onu kurtardı ve ben suların altına batarken arkasını dönüp beni ölüme terk etti.

Beni bir yabancı çıkardı. O an nihayet anladım. Sorun onun sevememesi değildi; sadece beni sevememesiydi. Sevdiği kadın için herkesi yok ederdi. Sevmediğini ise ölüme bırakırdı.

Aptalca aşkımın son közleri de küle döndü. Hastane yatağında uzanırken telefonumu çıkardım ve bana şimdiye kadar nezaket gösteren tek adamı aradım.

"Cem," dedim, sesim kararlıydı. "Her şeyi yakıp yıkmaya hazırım."

Bölüm 1

İstanbul'un seçkinlerinin altın kafesinde, Aslı Giray ve Boran Atasoy mükemmel bir çiftti. O, Giray gayrimenkul hanedanının zarif varisi; diğeri ise Atasoy teknoloji imparatorluğunun soğuk ve zeki veliahtıydı. Nişan fotoğrafları tüm sosyete dergilerinde yayımlanmış, eski parayla yeni paranın birleşmesinin bir simgesi olmuştu.

Ama kameraların flaşlarının arkasında, hayatları sessiz ve acımasız bir savaştı.

Boran, Instagram modeli olan metresi Karmen Barut'a yeni bir spor araba için on milyon lira yolladı. Ertesi gün Aslı, aynı miktarı bir vakfa bağışlayarak bir burs fonuna aktardı.

Fonun son bursiyeri Cem Hakyemez adında genç bir adamdı.

Boran, Karmen'e Boğaz manzaralı bir yalı dairesi aldı. Aslı ise buna karşılık Galata'da tarihi bir konak satın alıp bir kadın sığınağına bağışladı.

Bu çekişmeleri çevrelerindeki herkesin dilindeydi. Banka havaleleri ve halka açık jestlerle yürütülen tuhaf, söze dökülmemiş bir düelloydu bu.

Boran, gelecek vaat eden bir yapay zekâ girişimini satın almak üzereydi. Anlaşma kapanmadan hemen önce, Aslı'nın moda-teknoloji şirketi AURA, girişimin ana rakibi olan daha küçük ama daha yenilikçi bir firmayı satın alarak onun genişleme planlarını fiilen sabote etti.

Davetlerde insanlar, gözleri Aslı'nın kibar gülümsemesiyle Boran'ın kayıtsız ifadesi arasında gidip gelirken, "Felaket bir ikili," diye fısıldıyorlardı. "Kız ona takıntılı, adam ondan nefret ediyor. Bu yavaş çekimde bir tren kazası."

Tren kazası konusunda haklıydılar. Takıntı konusunda yanılıyorlardı.

Aslı, ofisinde oturmuş, önünde uzanan İstanbul siluetini izliyordu. Tüm eylemlerinin, tüm o küçük gibi görünen misillemelerin tek bir, umutsuz amacı vardı: Boran'ın ona bakmasını sağlamak. Hanedan birleşmelerindeki bir iş ortağından daha fazlası olarak onu görmesini sağlamak.

Her şeyin kökeni beş yıl öncesine, asla duymaması gereken bir konuşma kırıntısına dayanıyordu.

Boran, babası Behram'la konuşuyordu. Sesi soğuktu, her türlü duygudan yoksundu.

"O mu? O bir Giray. Önemli olan tek şey bu. Başka bir şeyi umursuyormuş gibi yapma."

Babası, sesinde iş dışında nadiren duyulan bir tınıyla, "Ama o çocukluğundan beri sana âşık," demişti.

"Bu işleri daha da kolaylaştırır," diye yanıtlamıştı Boran. "Ne istersem yapar."

Sözleri içindeki bir şeyleri paramparça etmişti. Hatırlayabildiği en eski zamandan beri onu seviyordu; yan komşularının zeki, ulaşılmaz oğluna karşı sessiz, inatçı bir aşk. Onun bu küçümsemesi aşkını öldürmemiş, çarpıtmıştı. Bir meydan okumaya dönüşmüştü. Fethedilmesi gereken bir dağa.

Eğer yeterince mükemmel, yeterince başarılı, yeterince amansız olursa, onun sevgisini kazanabileceğini düşünmüştü. Bu bir hastalıktı, güç sandığı, kendi kendini yok eden bir takıntıydı.

Telefonunun titreşimi onu anılarından kopardı. Arayan Cem Hakyemez'di.

Ailesinin vakfının Koç Üniversitesi'ne gönderdiği çocuk. Bursunu milyar dolarlık bir girişim sermayesi firmasına dönüştüren teknoloji dehası.

"Aslı," sesi alıştığı soğukluğun tam tersine sıcaktı. "İstanbul'a döndüm."

Aslı hafifçe gülümsedi. "Hoş geldin Cem. Meşguldün sanırım."

"Olan biteni göremeyecek kadar değil," dedi, sesi ciddileşmişti. "Atasoy Teknoloji ve Karmen Barut hakkındaki haberleri gördüm. Bu artık durmalı."

Aslı'nın telefonu tutan eli sıkılaştı.

"Seni seviyorum Aslı," dedi Cem, sözleri net ve dolaysızdı. "Yıllardır. Sen bundan daha iyisini hak ediyorsun. Nişanı at. Bırak sana ben bakayım."

Sözler ona fiziksel bir darbe gibi çarptı. Aşk. Boran'ın ona bir kez bile söylemediği bir kelimeydi.

"Ben... Kapatmam lazım," diye kekeledi, zihni allak bullak olmuştu.

"Sadece düşün," dedi yumuşakça. "Böyle yaşamak zorunda değilsin."

Telefonu kapattı, kalbi deli gibi atıyordu. Boran'la paylaştığı lüks yalı dairesine baktı. Duvarlarda kameralara gülümsedikleri fotoğraflar sıralanmıştı, güzel yalanlardan oluşan bir galeri. Her fotoğrafta, Boran'ın gözleri boştu.

Beş yıldır nişanlıydılar. Beş yıldır, düğünü ertelemek için bahaneden bahaneye sığınmıştı. Bir ürün lansmanıyla çok meşguldü. Piyasa çok değişkendi. Babası iyi değildi.

Her zaman bir şey vardı.

Genç bir kızken bahçe partilerinde onun peşinden koştuğunu, onun hiç fark etmediği bir aşkla kalbinin sızladığını hatırladı. Arkadaşlarının ona neden hiç ilgi göstermediğini sorduklarını hatırladı.

"O sadece... orada işte," demişti omuz silkerek, bu sıradan zalimlik Aslı'yı bütün bir gece ağlatmıştı.

Sonra, iş çıkarları aynı hizaya gelmişti. Giray gayrimenkul imparatorluğunun bir teknoloji takviyesine, Atasoy teknoloji hanedanının ise eski paranın meşruiyetine ihtiyacı vardı. Birdenbire, artık sadece "orada" değildi. Değerli bir varlıktı. Bir nişanlı.

Nişan, onun değişeceğini umarak isteyerek kabul ettiği bir hapis cezasıydı.

Değişmemişti.

Resmi duyurudan kısa bir süre sonra Karmen Barut ortaya çıktı. Boran'ın sponsor olduğu ve açıkça sergilediği güzel, kurnaz bir model.

Aslı hemen fark etmişti; Boran'ın Karmen'e bakarken gözlerinin yumuşadığını, ona hiç göstermediği bir sıcaklığı. Ona hediyeler alıyor, gezilere götürüyor, eleştirilerden koruyordu.

Aslı savaşmaya çalıştı. Tek taraflı, öfkeli tartışmalar yaşıyorlardı; Aslı çığlık atıyor, Boran ise onu sakin bir ifadeyle izliyordu.

"Bitti mi?" diye sorardı Aslı yorgun ve sesi kısılmışken.

"Ben senin nişanlınım!" diye bağırmıştı bir keresinde, kendini kontrol edemeyerek.

"Evet," demişti sakin bir şekilde. "Ve seninle evleneceğim. Anlaşmanın şartlarını yerine getireceğiz. Ama aşk bekleme Aslı. Sana verecek aşkım yok."

İşte o an umudu ölmeliydi. Ama inatçı bir ot gibi tutunmuştu. Aşk istiyordu. Ona hasretti.

Vazgeçmeli miydi? Bu soru zihninde binlerce kez yankılanmıştı. Ama yapamazdı. Onu çok seviyordu. Ya da kendine öyle söylemişti.

Şimdi, Cem'in basit, dürüst itirafını duyunca, dünyasının temelleri çatlamaya başladı. İlk kez, farklı bir yol mümkün görünüyordu. Hayat, bir hayaletin peşinde koşarak harcanamayacak kadar kısaydı.

Ön kapı bipledi, tuş takımının kilidinin açılma sesi. Aslı kaşlarını çattı. Boran o hafta Silikon Vadisi'ndeydi.

Kapı ardına kadar açıldı ve Karmen Barut, peşinde iki kaba görünümlü arkadaşıyla içeri süzüldü.

Karmen sırıttı, gözleri daireyi sanki kendi malıymış gibi taradı. "Güzel yermiş. Biraz soğuk ama. Bir kadın eli değmesi lazım."

Aslı ayağa kalktı, sesi öfkeyle titriyordu. "Ne işin var burada? İçeri nasıl girdin?"

"Şifreyi Boran verdi tabii ki," dedi Karmen tırnaklarını incelerken. "Kendimi evimde gibi hissetmemi söyledi."

Bu sözler kalbine saplanan bir bıçaktı. Evlerinin şifresi. Onu Karmen'e vermişti.

"Defol git," dedi Aslı, sesi alçaktı.

Karmen güldü. "Yoksa ne olur? Boran'a mı ağlarsın? Seninle ilgilenmiyor, seni zavallı sürtük." Arkadaşlarına işaret etti. "Sinirlerimi bozmaya başladı."

Adamlardan biri Aslı'nın kolunu yakaladı. Aslı çırpındı ama adam çok güçlüydü. Diğeri yüzüne bir tokat attı.

Ses sessiz odada yankılandı.

"Daha sert," diye teşvik etti Karmen, yüzünde vahşi bir gülümsemeyle. "Boran son zamanlarda tam bir kaltak olduğunu söyledi."

Onu dövdüler. Yumruklar ve tokatlar üzerine yağdı. Yere yığıldı, vücudunda acı patlamaları oldu.

Karmen eğildi, yüzü Aslı'nınkine santimler kala. "Gördün mü? Hiçbir şeyin yok. O benim."

Gitmek için döndüklerinde, Karmen kasten Aslı'nın uzanmış elinin üzerine bastı. Keskin bir çıtırtı ve Aslı'nın boğazından bir çığlık koptu.

Acı kör ediciydi ama içinden asansörün geldiğini duydu. Sessiz bir alarmla uyarılan özel güvenlik ekibi içeri daldı. Karmen'in arkadaşlarını yere serdiler ve çığlık atan Karmen'i zapt ettiler.

"Polisi arayın," diye soludu Aslı yerden. "Saldırı ve haneye tecavüzden şikâyetçiyim."

Karakolda, memurlar isteksiz görünüyordu. "Aslı Hanım, belki bunu özel olarak halledebiliriz. Bir yanlış anlaşılma..."

"Hayır," dedi Aslı, acıya rağmen sesi kararlıydı. Eli kırılmış, yüzü morarmıştı. "Kanunun en ağır şekilde cezalandırmasını istiyorum."

Karmen, her zamanki gibi oyuncu, çoktan telefona sarılmıştı, sesi ağlamaklı bir yalvarıştı. "Boran, beni tutuklatmaya çalışıyor! Bana yardım etmelisin!"

Boran otuz dakikadan kısa bir sürede geldi. Aslı'nın yaralarına bir an baktı, kaşları bir saniyeliğine çatıldı. Göreceği tek endişe belirtisi buydu.

Aslı onun bakışlarıyla karşılaştı, kendi gözleri sessiz bir adalet yakarışıyla yanıyordu. "Evimize zorla girdiler. Bana saldırdılar. Onların hapse girmesini istiyorum."

Boran onu görmezden geldi. Başkomiserin yanına gidip alçak sesle konuştu. Para ve güç, kelimeler aracılığıyla el değiştirdi. Not alan memurlar birdenbire kalemlerini bıraktılar.

"Ne yapıyorsun?" diye sordu Aslı, sesi yükselerek.

"Olay çıkarma Aslı," dedi Boran, sesi ifadesizdi. Şimdi kollarında hıçkıran Karmen'e döndü.

"Onları nasıl serbest bırakırsın?" diye ağladı Aslı, sesi kırılarak. "Bana bak! Bunu bana o yaptı!"

"Kes sesini," dedi, ses tonu öfkeyle doluydu. "Sadece kes sesini."

Yıllardır sürekli yoldaşı olan o ham, sızlayan acı, bir ıstırap ve ihanet dalgasıyla kabardı. "Senin kalbin var mı Boran? Hiçbir şey hissediyor musun?"

Ona sadece baktı, gözleri bir kış göğü kadar soğuk ve boştu.

"Onu... Onu cezalandıracağım," dedi küçümseyerek, sanki yaramazlık yapan bir evcil hayvandan bahsediyormuş gibi.

Onu cezalandırmak. Bu kelime o kadar saçma, o kadar aşağılayıcıydı ki neredeyse komikti. Karmen'i tuttu, saçlarını okşadı, onu karakoldan çıkarırken rahatlatıcı sözler fısıldadı. Bir kez bile arkasına bakmadı.

Steril karakolda yalnız kalan Aslı, ona olan aşkının son közlerinin de titreyip sönmesini hissetti.

Soğuk geceye çıktı. Aniden başlayan bir sağanak onu saniyeler içinde sırılsıklam etti ama hissetmedi. Soğuk zaten içindeydi, ruhunda derin, son bir ürperti.

Yıllardır süren sıradan zalimliği, ikinci planda kalması, Karmen'e olan bariz tercihi; hepsi tek bir, net bir farkındalıkta birleşti. Onu asla sevmeyecekti. Ona asla saygı bile duymayacaktı.

Yağmur yüzündeki gözyaşlarını yıkadı. Eve geldiğinde telefonunu çıkardı. Elleri titriyordu ama amacı netti.

Cem'in numarasını bulup arama tuşuna bastı.

"Cem," dedi, sesi şimdi kararlıydı. "Her şeyi yakıp yıkmaya hazırım."

Okumaya Devam Et
img Uygulamada Daha Fazla Yorum Görüntüle
Son Sürüm: Bölüm 18   11-21 10:02
img
img
Bölüm 1
23/10/2025
Bölüm 2
23/10/2025
Bölüm 3
23/10/2025
Bölüm 4
23/10/2025
Bölüm 5
23/10/2025
Bölüm 6
23/10/2025
Bölüm 7
23/10/2025
Bölüm 8
23/10/2025
Bölüm 9
23/10/2025
Bölüm 10
23/10/2025
Bölüm 11
23/10/2025
Bölüm 12
23/10/2025
Bölüm 13
23/10/2025
Bölüm 14
23/10/2025
Bölüm 15
23/10/2025
Bölüm 16
23/10/2025
Bölüm 17
23/10/2025
Bölüm 18
23/10/2025
MoboReader
Uygulamayı İndir
icon APP STORE
icon GOOGLE PLAY