Her şey bir Facebook annelik grubunda öylesine gezinirken başladı. Kocam Can, o akşam eve geldiğinde yüzü yıllardır görmediğim bir heyecanla parlıyordu. Almanya'daki BMW'den gelen, ailemizin geleceğini tamamen değiştirecek muazzam bir kariyer fırsatından bahsetti. Sonra o tüyler ürperten şart geldi: Anlaşılmaz kurumsal sebeplerden dolayı, katılımcıların resmi olarak bekar olmaları gerekiyormuş, bu yüzden "sembolik bir boşanma" yapmamız gerekecekti. Kalbim buz kesti, çünkü daha birkaç gün önce, aynı grupta, bir adamın yeni sevgilisiyle kaçmak için karısını sahte bir boşanmaya nasıl ikna etmeyi planladığını anlatan isimsiz bir gönderi okumuştum; benzerlikler inkâr edilemezdi. Bunun sadece bir kâğıt işi, bir formalite olduğuna, aramızda hiçbir şeyin değişmeyeceğine yeminler etti. Ben bu canavarca oyuna uymuş gibi yapıp kabul ettiğimde yüzündeki o bariz rahatlama gerçekten mide bulandırıcıydı. Bir haftadan kısa bir süre sonra, boşanma kararı elimde, kendisinden çok daha genç, sarışın iş arkadaşıyla birlikte yurt dışına uçtu ve arkasında hiçbir iz bırakmadan sırra kadem bastı. Kısa süre sonra, hayalimizdeki ev için ayırdığımız ortak banka hesabımızın içindeki yaklaşık 1.500.000 TL'nin buharlaştığını fark ettim. "Ona güvenmek mi?" Bu kelime ağzımda kül tadı bırakıyordu. İhanetinin bu cüretkarlığı, gelip geçici bir heves uğruna ailesini sefil bırakmak için nasıl bu kadar zalim bir plan kurabildiği aklımı başımdan alıyordu. Çığlık atma, onu mahvetme dürtüsü dayanılmazdı ama içimde daha soğuk, daha hesaplı bir öfke filizlenmeye başladı. "Sembolik" bir boşanma mı? Öyle bir şey yoktu; boşanma boşanmaydı. Ama Can, elde ettiğini sandığı özgürlükle kör olmuş, ölümcül bir hesap hatası yapmıştı. Zekâsıyla alt ettiğini sandığı karısını fena halde küçümsemişti. Benim titizlikle bir kenara ayırdığım, nihai, gizli güvencem olan üç milyon liramdan haberi yoktu. Arabası sokağın sonunda gözden kaybolurken, zihnimde tek ve güçlü bir düşünce belirdi: Git ve "özgürlüğünün" tadını çıkar Can, çünkü geri dönmek o kadar kolay olmayacak. Ve sen, neyi imzalayıp gittiğinin farkında bile değilsin.
