Müzayedeyi 'kazandım', ama ertesi sabah: banka hesaplarım boş, YKS puanım sıfırdı.
Aslı benim ilk 100 derecemi ve Koç bursumu alırken, deepfake görüntülerim her yere yayılmıştı.
Utanç, omuzlarıma çöken fiziksel bir ağırlık gibiydi.
Balkonumdan düşerken, tüyler ürpertici bir gerçek zihnime kazındı: Kaan, yasal olarak bağlayıcı olan bir "Sözleşmeli Müzayede Sistemi" kullanmıştı.
Amacı sadece para değildi; geleceğimdi, tamamen yok olmamdı.
Sonra, keskin bir nefes. Yatağımda dimdik oturdum.
15 Nisan. Haftalar öncesi.
Geri dönmüştüm.
Dehşet taptazeydi, ama içimde soğuk, sert yeni bir duygu yanıyordu: intikam.
Bölüm 1
Bebek'teki çatı katı dairemin havası ağırdı. Yarının getireceği o tarifsiz korkuyla doluydu. YKS sonuçları açıklanacaktı. Titizlikle planlanmış geleceğim, o rakamlara bağlıydı. İlk 100'e girmek, Koç Üniversitesi, sonra da bütün dünya. Arsoy ailesinin yolu buydu.
Telefonuma bir bildirim düştü. Bir bağlantı. Bilinmeyen bir numaradan.
Midem kasıldı.
Tıkladım.
Daha önce hiç görmediğim bir web sitesi. Şık, karanlık bir arayüz. Bir müzayede.
Ve sonra onu gördüm. Yüzümü.
Yüzlerce fotoğraf. Yatak odamda, havuzda, arkadaşlarımla gülerken. Özel anlar. Bazıları gerçekti, hayatımdan çalınmıştı. Diğerleri ise... diğerleri çarpıtılmış, sahteydi. Deepfake. Yüzüm, aklımın almadığı durumlarda, başka bedenlerin üzerindeydi.
Müzayedenin başlığı: "İnci Arsoy – 365 Günlük Mahremiyet."
Kanım dondu.
Satıcı: "KK_Karahan."
Kaan.
Kaan Karahan. Yan komşunun oğlu, babamın iflastan kurtardığı, eve alıp bir oğul gibi davrandığı çocuk. Bana her zaman gözlerinde okunmaz bir ifadeyle bakan o çocuk.
Ellerim titriyordu. Onları geri almalıydım.
Varlık fonu hesabıma girdim. Parmaklarım klavyede uçuşarak teklif verdim.
Ama her seferinde, sadece bir lira daha yüksek yeni bir teklif belirdi.
Teklif veren: "Aslı_Ç."
Aslı Çetin. Kaan'ın o boş, sonradan görme sevgilisi.
Parayı ona Kaan veriyordu.
Sonra Kaan'ın kendisi müzayede platformu üzerinden bana mesaj attı. "Zorlanıyor musun, İnci? Para yetmiyor mu? Peki ya gerçekten kazandığın bir şeye ne dersin? O çok gurur duyduğun YKS derecen. Seni Koç'a sokacak olan. Onu ortaya koy."
Umutsuzluk pençelerini boğazıma geçirdi. İtibarım, ailemin adı...
"Peki," diye yazdım. "YKS derecem. İlk 100. Ve tüm nakit varlığım."
Yüzü olmayan bir avatar olan müzayedeci, kazananın ben olduğumu ilan etti.
Mide bulandırıcı bir rahatlama dalgası bedenimi sardı. Bitmişti.
Ertesi sabah, rahatlama dehşete dönüştü.
Banka hesaplarım boştu. Tamamen sıfırlanmıştı. Yasal olarak, Kaan'a ait paravan bir şirkete aktarılmıştı.
YKS sonuçlarım açıklandı. Sıfır. Boş bir kağıt.
Aslı Çetin mi? İlk 100. Koç Üniversitesi'ne tam burs.
Ve fotoğraflar? Her yerdelerdi. Her magazin sitesinde, her sosyal medya akışında. Özenle kurduğum dünyam paramparça olmuştu.
Utanç, beni ezen fiziksel bir ağırlıktı.
Balkonumun kenarına yürüdüm, şehrin ışıkları gözyaşlarımın ardından bulanık bir lekeye dönüştü.
Düşerken, son ve tüyler ürpertici bir gerçek zihnime dank etti. Kaan beni sadece alt etmemişti. Başka bir şey kullanmıştı. Bir sistem.
"Sözleşmeli Müzayede Sistemi" vardı. Ne teklif edilirse edilsin, ne kazanılırsa kazanılsın, sistem işlemi zorla gerçekleştiriyordu. Yasal olarak. Geri döndürülemez bir şekilde.
Amacı sadece para değildi. Benim geleceğimdi. Benim derecem Aslı için. Ailemin serveti kendisi için.
Benim hayatım, onun hastalıklı intikamı için.
Sonra, karanlık.
Keskin bir nefes.
Yatağımda dimdik doğruldum. Kalbim göğüs kafesime çarpıyordu.
Güneş ışığı penceremden süzülüyordu. Telefonumun takvimi parladı: 15 Nisan.
YKS'den haftalar önce. Müzayededen haftalar önce.
Geri dönmüştüm.
Dehşet hâlâ taptazeydi, kanayan bir yara gibiydi.
Ama onun altında yeni bir şey vardı. Soğuk. Sert.
İntikam.