/0/96523/coverbig.jpg?v=45e83b0faa0e0e1dca2693e40efe2d78)
l dönümünü anmak için beni hafta son
lar atarken buldum. Kucaklarında küçük bir çocuğu zıplatıyorlardı;
rek güldüğünü duydum. Kendi annem, Aylin'e bana bir kez bile göstermediği bir sevgiyle bakıyordu. Beş yıllık
lmadığımı söyledi. Sonra son planlarını açıkladı: Uydurma "yasımı" bahane eder
lde ana yolun kenarındaki bir hendeğe saklandım. Gidecek başka hiçbir yerim yokken, ç
lü
daydı ve bir ad
Genellikle huzur veren bu koku, bu gece boğucuydu; yağmur ve aldatmacanın kokusuyla ağırlaşmıştı. İnce bir sis tenime yapışıyor, Mert'in bu "huzurlu
atıyordu, yarım on yıldır duymadığım bir sesle, başını geriye atmış kocama bakıyordu. Benim Mert'ime. Mert ona gülümsüyordu, yüzünde yıllardır görmedi
m asla ilham veremediğim bir neşeyle parlıyordu. Babam, Mert'in yanında duruyor
or," dedi annem, sesi nemli gece ha
lin, sesi gömüldüğünü sandığım bir hayattan gelen ha
müştü. Cenaze düzenlemiştik. Aylarca yıkılmış bir Mert'i teselli etmiş, kendi yas tutan an
in?" Babamın sesi, alçak bir homurtu gibiydi, her
üphelenir. Benim sadık, yas tutan karıcığım rolünü oynamaya o kadar dalmış ki, gerçek yüzüne ç
orunda kaldım. Dünya başıma yıkıldı, yasemin sarmaşıkları etrafımda bükü
ir gözü olan bir bülbül şeklindeydi. Büyükannemin madalyonu. Annem, gözlerinde yaşlarla, ben evlenmeden yıllar önce bir soygunda kaybolduğu
lar. Tüm hayatım, onlar mükemmel, değerli Aylin'lerini güvende ve gizli tutarken,
vlat değildim. Ben bir
saf bir öfke yükseldi. B
umuşak, nemli toprağa batıyordu. Topuğumun altında bir d
dü. Mert'in gülümsemesi kayboldu, yerini
lbiseme takılıyor, ıslak yapraklar yüzüme çarpıyordu. Nereye gittiğimi bilmiyordum, sadece o evin sıca
t'in eli demir gibi koluma yapıştı. "Bırak
oktu. Ne öfke, ne panik. Sadece tüyler ürpertici, muzaff
iz!" Kelimeler boğazımdan ham
ilişkilendirdiğim parfümünün kokusu şimdi çürümüş gibi geliyordu. "Aylin'in b
dı. Topuklarımı yere sürttüm, kalbim
ar çoktan hazırlandı. Doktor Erdem seni aylardır gözlem altında tutuyor. 'Derin yasın', 'denges
dan kaçış değildi. Bu, yıllardır etrafıma ördükleri bir kafesten kaçıştı. Beni sadece bir kenara atmayacaklardı; beni s
ayakkabısına sertçe bastım ve acıyla inlediğinde, tutuşu bir saniyeliğine gevşediği
i, bir çim biçme makinesinin yanındaki kırmızı bir benzin bidonuna takıldı.
m. Düşünmeme izin vermedim. Tozlu bir tezgâhın üzerinde bir kutu kibrit buldum,
ir şekilde yükselmeye başladı. Daha fazlasını görmek için beklemedim. Kapıyı ardına kadar açık bırak
amda bağırışlar, dumanı gördüklerinde ilk panik çığlıklarını duydum. Geriye bakmadım. Sadece koştum, ciğerlerim y
e dehşetten kontrolsüzce titriyordu. Çantam. Küçük gece çantamı hâlâ elimde sıkıyordum. Tel
uştum, gümüş kabartmalı bir ismin olduğu şık, siyah bir kart. Cihan Arslanoğlu. En büyük iş rakibi.
umaraların üzerinde gezindi. Bu delilikti. Bana yardım etmezdi. Neden etsindi ki? Ama baş
dım. Bir kez ç
e soğuk bir ses ce
GOOGLE PLAY