du, her köşeden ihtişam haykırıyord

a elmas ve incisiyle törenin en göz alıcı parçasıydı. Elif, kendini

ek için ellerinden geleni yapmıştı. Elif'i muhteşem bir düğünle evlendirmek ve tüm şehri hayran bırak

nindeydi. Dilara, Burak ve Elif, uğruna her şeyi feda ettikleri ışıltının

Mert'in şöhretini biliyordu: tehlikeli, kararlı ve asla tahmin edilemeyen biri. Dikkatsiz davranam

hikayede en ufak bir çatlak arıyorlardı. Mert, ortalığı daha da kızışt

aşları yanaklarından süzülüyordu. "Anne, bu şehrin en

böyle kapana kısılmaya dayanamaz. Nazlı onun hayatına zorl

ir parıltı belirdi. "Gerçekten on

kalktığında, Mert mutlaka sana dönecek. Sen Yüblando'nun en g

timalini dile getirmişse, keskin zekasıyla

iye tanımlıyorlardı. Önüne çıkanları ezip geçerdi. Kendisine karşı duranları ya ortadan

emeye çalışmıştı. Odaya girdiklerinde y

i ondan ayırmadan izliyordu. Bakışları keskin, sorgulayı

eta bir enkaz gibiydi. Ama şimdi, yüzünü örten ince duvağın ve ışıl ışıl gelinliğin ardında, bam

düren yangını çıkardığı, kendi yüzünü de o alevlerde yaktığı söylenirdi. Kimil

du. O aptal değildi. Kurnazdı. Oyununu iyi oynayan zeki bir kadındı. Az önce Elif üstüne saldırdığında, Nazlı'nın bir hamlede onun arkasına ge

ın nasıl olup da bu evlilik kaydına yazıldığı. Birileri perde arkasında ipleri çekmiş

. Şimdi neden sustun?" Mert'in se

p yükselmek isteyen biri değilim... Ama

la öğrenmişti. Doğru yerde bir tebessüm, doğru zamanda bir

iyesine bile kanmıyordu. Az önce Elif'in yanında ona "sevgilim" derken sesinde en ufak bir

du. Zaten beklemiyordu. Yeter ki Mert'i

t aniden ayağa kalktı, ağır ve tem

lemeden kollar

mış, yüreği hızla çarpmaya başlamıştı.

gülümsemeyle ona baktı. "Söyle bakalım,

aktı; bir fırtına gi

zlı kaskatı kesildi. O korkunç peruk ve makya