cak’ın G

Derya'yı da peşin

enmişti, beni yataktan kaldırıp tekerlekli sandalyeme yerleştirirken. "Öylece

osu. "Oyunda olanlar için çok, çok üzgünüm, Elif," dedi, yanıma koşup kolumu tut

a derine battı. İşte o zaman gördüm. Bileğinde, yakalanmış ay ışığı gibi

im d

sipariş etmişti. Boncukların bir göktaşının parlatılmış parçaları olduğun

dar yoğundu ki fiziksel gibiydi. Nefesim kesildi,

le keskindi. "Neyin var? İy

şardım, elini iterek. "Doktor yok. S

vücudum titriyordu. Sol elimi kaldırdım, ikizi - basit bir gümüş zinci

zincir koptu, gümüş boncuklar minik, ölü yıldızlar g

rmek zorundaydım. Titreyerek ayağa kalktım ve sandalyem olmadan odadan çıktım. Hala bu kadar zalim, bu kadar küst

görebileceğim anlamına geliyordu. Ve gördü

a dolanmış, onu derin ve aç bir şekilde öpüyordu. Bu bir i

ırıltıydı. "Dikkatli olmalıyız

Dün gece benimle kalmadın bile. Ve oyunda Anka Gözyaşı'nı onun almas

ıp ucunu öptü. "Bir hataydı. T

dönüştü. Bacağını beline doladı, onu daha

ncuklu bilekliğin parladığını gördüm. I

amimi bir ses. Onu kollarının arasına aldı ve mutfa

tıları, giysilerin hışırtısı - sanki kalın bir cam duvarın arkasında

rd'da kendi düğünümüzü yapacağız. Daha büyüğün

Derya'nın sesi zafe

veriy

lerimi. Geleceğimi. Orada, koridorda donmuş bir şekilde durdum, kendimi izlemeye, dinlemeye

i yayılan, kırık bir kemikten daha ke

geri sendeledim, dünya bul

'nın kolonyası bir kefen gibi üzerine sinmişti. "Haftanın geri kalanını izin