zgın bir nehrin ortasındaki bir kayaydım. Demir çubuğu savuruyor, et ve kemiğe isa
ıyla kükredim ve bırakana kadar kafasını duvara vurdum. Bir
aydı. Kaybediyordum. Acı dayanılmazdı, düşüncelerimi tüketen s
atıldım. Bacağımdaki köpeği boğazından yakaladım ve sıktım, başparmaklarım soluk b
aritası gibiydi. Kan her yerdeydi, ellerimde kaygan, saçlarımı keçeleş
rafımda daire çizdiler, alçak hırıltıları son sal
di. Yüzü solgundu, gözleri hakiki görünen dehşet dolu bir şokla açı
dı. "Köpekler... Ben onların... Onların
. Açlıktan ölmek üzere olan pitbulların ne yapac
in evlendiğim kadını, nezle olsam endişelenen
diye emretti, ona döne
r gösteri yaptı, yüzü bir keder maskesiydi. Ya
manipülatör iş başındaydı. "Bu kadar sert karş
di. Sanki hayatım için mücadele etm
rek. "Bunlar sadece tırmık, Cansu. Dramatize ed
edebileceğim fısıltılı bir sesle konuştu. "Sana ne yaptığını hatırla, Cansu. Seni küçük düşü
lerindeki çatışmayı gördüm, ona olan çarpık sadakati ile
. Onu teselli etti, kolunu patpatladı. "Haklıs
mesine gerçekten de izin v
una dair son, kalan umut kırıntısı da buharlaştı. Bu hesaplanmıştı. Bu şeyta
düğünüz gibi," diye anons etti, sesi yine sabitti, "Kaan işbirliği yapma
bunu yedi. 'Hak ettiğini buluyor.' 'Çok kibirli.'
resel bir izleyici kitlesine meşrulaştırmasını dinliyordum.
oğuk, sert ve umutsuz bir plan. Eğer öleceksem, onların
rı atsa da bir karar verd
GOOGLE PLAY