, keskin çene hattından damlıyordu. Ayak bileğindeki gerginliği, çaresiz kavrayışımın altındaki
sel değildi. Beni ayaklarımın üzerine çekti. Kırık bacağım protesto ederken dudaklarımdan bir acı çığlığı koptu. Dünya şiddetle yana
oturdu. Bana bakmadı. Sadece yağmurla ıslanmış ön camdan dümdüz ileriye b
r mırıltıydı. "Seni acil servisin girişine bırakacağım ve bu işt
üzenli, acımasız dünyasında dağınık bir komplikasyondum. Koltuğa büzüldüm. Kontrolsüzce titriyordum. İnce de
duğunu veya yok olduğunu düşündüğüm çatlak telefonum yandı. Ekran örümcek ağı gibi
ldirime dokundu. Mesaj kı
liyor. Seni avlıyorl
hayatta kaldığımı biliyordu. Beni polise bırakmayacaktı. Peşimden gelecekti. İşi bitirecek
i paniğimi kesti. Gözleri yoldan tel
albim göğsümde çılgınca atıyordu. *Kimseye güvenme.* Bu, yanı
re sessizlik içinde sürdük. Tek sesler sileceklerin ritmik sesi ve güçlü motorun uğultusuydu. Veri
dönüşler yaparak körfeze bakan özel, yüksek güvenlikli bölgeye yöneldi.
il," dedim. Sesim z
k bağlantılı bir adam, Bayan Yılmaz. Sizi Veridia Devlet Hastanesi'ne bıraktığım an, ona haber verilirdi. Sizi zat
teriyordu. İtibarımı sarsmak veya daha kötüsü, ben
imkine saplanmıştı, "sakinleştirilir, kurumsallaştırılır ve gümüş tepside ona geri teslim edil
men cam, krom ve gri tonlarındaydı. Boydan boya pencereler, Veridia'nın nefes kesici, yağmurla yıkanmış manzara
a iyi donanımlı, son teknoloji bir tıbbi süitte tedavi etti. Bacağımı sabitledi, alnımdaki kesiği dikti ve sayısız kesik ve morluğumu verimli, mesaf
Morarmış tenime karşı günahkar derecede yumuşak gelen basit gri
bir sonraki hamleni düşünmek ve ortadan kaybolmak için bu zamanı
a lükstü. Bulut gibi görünen bir yatak ve ilk dairemden daha
. "Neden bana yardım ettin? Kocamdan nefret ediy
dönüktü. Geniş omuzları gergindi.
alçaktı. Kemiklerime kadar işleyen bir zehirle doluydu. "Bana sadece paradan f
bıraktı. Ona göre bir insan değildim. Mert'e doğrultulacak bir silahtım. Bir hapis
GOOGLE PLAY