förünün tek tanık olduğu, ıssız bir adliyedeki sessiz, steril bir törenden sonra gelmiştik. Şimdi, o
reden çok bir bariyer gibiydi, dünyayı uzakta tutuyordu. Mobilyaların hepsi keskin açılı ve tek renkliydi - siyah deri, krom, gri mermer. Dağınıklık yoktu, fot
ışıklarına karşı karanlık bir siluet olarak duruyordu. "Halk içinde, birbirine bağlı, yeni evli bir çiftiz. Tüm iş konularında
çatı katının benim kanadım," diyerek sağdaki bir koridoru işaret etti. "Orası
, boş bir gümbürtüyle yankılandı. Başımı salladım, kaşmir battaniyeyi kendime daha sıkı sard
şları o aynı mesafeli, değerlendirici nitelikte üzerimde gezindi. "Yarın sa
rüdü ve ince bir tablet alıp bana
şifreli klasör gösteriyordu. Başlıkta
n ve gizli hesapların bir ağı olan ayrıntılı bir dosyasıydı. Bu, tanıdığımı sandığım a
de karartılmıştı: "Bülbül Projesi." Nefesim kesildi. Üzerine dokunarak açtım.
min madalyonu. Aylin'in taktığı. Fotoğrafın altında kısa, şifreli
n bir anahtar. Ailemin en derin komplosunu Cihan Arslanoğlu'nun kişisel kan davasına bağlayan k
ni telefon, bıraktığım mermer masada vızıld
eni izliyordu, ifadesi okunaksızdı, sessizliği bir sınavdı. Evlilik sözl
han sessizce.
aldım ve ekrana
doldurdu, yapmacık gözyaşları ve panikle doluydu. "Çok endişelen
o kadar şaşırtıcıydı ki c
ı biliyoruz. Stres, yas... zihninde oyunlar oynayabilir. Doktor Erdem bunun olabileceği konusunda bizi uyarmış
ham duygusal manipülasyon, çocukluk ateşlerimi ve kabuslarımı yatıştıran o ses, neredeyse işe
eddütsüzdü. Yargılama yoktu, sadece sessiz, berrak bir odaklanma vardı. G
r kesinliğe bıraktı. "Eve gelmiyorum,
Cla
sizlik ağırdı. İçim boşalmış gibi hissettim, sanki telefonun içind
ıp dosyayı kapattı. "Biraz dinlen," dedi, tonu neredeys
kendi tarafına çekileceğini düşündüm. Bunun yerin
ışları yoğundu. "B
mdi mi? Gecen
cı bir gülümsemeydi. "Ve yıllık İstanbul Mirası Yardım Balosu hâlâ tüm hızıyla devam ediyor. Babanın şir
du. Ciddi
ekten yapılmış, göz alıcı, gece mavisi bir elbise giyiyordum. Saçlarım toplanmış, hafif bir makyaj gecenin tahribatını gizlemişti. Aynaya baktım ve bir yabancı
bir smokin içindeydi. Bana baktı ve ilk kez, o değerlen
lı dörtlüsünün sesiyle uğulduyordu. İçeri girdiğimizde, odaya bir sessizlik çöktü. Başlar döndü. Fısıl
yaran kraliyet ailesi gibi kalabalığın arasından beni yönlendiriyordu. Tanıdıklara kısaca baş
a yanında duruyordu. "...ve işte bu aile değerleri," diyordu babam, sesi sah
ü, yolumuz önümüzde açılıyordu. Fısıltılar kesil
tık. Mert bizi ilk gören oldu. Yüzünden kan çekildi, gülümsemesi dondu ve uc
ürsüye ulaştı ve kibar ama kararlı bir hareketle mikrofonu babamı
rledi, kadife gibi pürüzsüz, çelik gibi keskindi. "Sadece ka
e izin verdi. Kayınpeder. Kalabalı
cilere odaklandı. O tehlikeli gülümsemesini tekrar takındı. "Ama sanırım b
arıltısı altında, havai fişek gibi patlamaya başlayan kameraların flaşlarıyla,
GOOGLE PLAY