yakın yerl
ordu. Her nefes soğuk bir
ını çıkardı, çıplak ayak
i derecede soğuktu, diz
i, yanan, uyuş
makları soğuktan b
, bazıları acıyarak,
rdu, yüzü o
dı, eli m
inden sular damlıyor, vü
rinde zafer dolu
a” taş zemine düşürdü. Küpe paramparça oldu
ve Ateş’in kol
bir bakış attı. “Kendine çeki
rar misafirle
du, sırılsıklam, d
ı alevlendi, k
gizli bir köşe buldu ve ağrı
daydı. Bu da bunu
ra, bir şirket g
onel olarak katılma
emeyle, yiyecek içecek
bak. Deniz ürünleri v
nu biliyordu. Bir keresinde kazara mar
olan kuru bir ekmek parçasın
edi. Başka bir al
da’nın zalimliğ
rdi. Boğazının arkasında o
ümbür atarak m
ntra gibi tekrarladı. Bu ac
nsız bir g
ordu, sulu kar ve dond
aradı. Se
ra ihtiyacı var. Eski şehir merkezi
, yarı terk edi
içinde,” diye ek
to çığlıkları atıyordu
gi
Toplu taşıma felç olmu
dondurucu yağmurda k
nlık, dökülen kori
ları
, görüşü bulanıkl
a beş dakika gecikmişti,
ifadeyle telefonund
ık onlara ihtiyacımız y
ir el hare
çenesinde bir kas seğir
r şeylerin kop
reyerek ayrıl
ken bir baş dönmesi
ir lastik
, kar
huzur hissetti. Yüzünde kar tane
yaşları. Sonu
getirdiklerinde Amer
kontrol ediyordu
olgunlaşan yüzü
saçlarına kan bulaşmı
reye girerek em
rekli stresle daha da az
du, son aramal
ayı ç
Karama
di.” Davut’un sesi hamdı. “Asya. Bir kaz
alaycı sesi. “Yine bir drama
zleri aralandı. Dav
soruyla Ateş’in
ir ifadeyle b
alladı. Telefonu kapa
sini istemiyordu.
ğırlaşarak tel
kritik saat sonra, hayati bel

GOOGLE PLAY